Etkinlik, 28 Nisan Pazartesi günü kampüs içinde gerçekleştirilen kalabalık bir yürüyüşle başladı.
Yürüyüşün ardından çadır alanında toplanan öğrenciler, çeşitli etkinliklerle farkındalık oluşturmayı sürdürüyor. Öğrenci topluluklarının ortak organizasyonuyla gerçekleşen nöbet; kültürel etkinliklerle destekleniyor. Ayrıca, alanında uzman isimler de düzenlenen panellerde katılımcılarla buluşarak, Gazze başta olmak üzere birçok mazlum coğrafyada yaşanan insan hakları ihlallerine dair bilinçlendirme faaliyetlerinde bulunuyor.
"Kudüs hepimizin davasıdır"
Nöbet kapsamında yapılan basın açıklamasında, Gazze’de 18 aydır süren ve son günlerde şiddeti artan saldırılara dikkat çekilerek şu ifadeler kullanıldı: "Hastanelerin, camilerin ve hatta çadırların bombalanması, siyonist işgal rejiminin vahşetini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Ne yazık ki bu zulümler yalnızca işgalcilerin değil, onlara silah ve destek sağlayan emperyalist güçlerin de eseridir. Uluslararası kamuoyu ise büyük ölçüde sessizliğini korumaktadır."
Açıklamada, Filistin davasının yalnızca bölgesel bir mesele değil, tüm İslam ümmetinin sorumluluğu olduğu vurgulanarak şöyle denildi: "Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için mücadele etmek, her müminin görevidir. Kudüs’ün kurtuluşu için verilen bu mücadele, aynı zamanda İslam coğrafyasının geleceği açısından bir varlık-yokluk savaşıdır."
Etkinlik organizatörleri, vicdan nöbetinin yalnızca bir farkındalık çalışması değil, üniversite gençliğinin zulme karşı sessiz kalmadığını ve insani değerlere sahip çıktığını gösteren bir çağrı olduğunu belirttiler.